Dünyanın her yerinde; dili, dini, milleti, zengini-fakiri; eğitimli – eğitimsiz; kadını – erkeği; genci – yaşlısı için uyuşturucu önemli bir sorundur. Dolayısıyla devletlerin de... Bu nedenle de uyuşturucuyla mücadelede uluslararası işbirliği yapılır. Çünkü uyuşturucu bir insanlık suçudur ve terörün yoğun olarak yaşandığı az gelişmiş ülkelerde üretilir ve piyasaya sürülür.
Devletler; her ne kadar uyuşturucu belasıyla mücadele etse de başarı çıtasını belli bir noktasının üzerine çıkaramıyorlar. Alınan önlemlere rağmen; kullanılması, bulundurulması ve satmanın kanunlarla yasaklandığı bu maddeler nasıl oluyor da; insanların gelip geçtiği umuma açık yerlerde ve eğitim kurumlarının önlerinde bile satılabiliyor?
Kullanıcı sayısı sürekli artıyor. Buna paralel olarak gençler fuhuş, terör ve benzeri suç bataklığına sürükleniyor. Bu maddeye yönelmenin altında yatan nedenlerin çözülmesi lazım. Polisiye tedbirler elbette gerekli ama yeterli değil. layın ekonomik,. Sosyal psikolojik boyutu var. Eğer uyuşturucu ile mücadelede aileler başta olmak üzere toplumu eğitmezseniz başarı sınırlı kalır.
Evet İçişleri bakanlığı çok iyi önlem alıyor. Ama yetmiyor. Çünkü cehalet, merak, kandırılma gibi nedenlerle, arz-talep dengesi sürekli dinamik.
Okul önünde satamayan gidip spor sahasında kafede veya mahallede satıyor. Onlar her zaman uyuşturucu satacakları bir alternatif yaratıyorlar.
İşin ekonomik boyutu büyük olunca uyuşturucu baronları kolay kolay vazgeçmiyor. 90’lı yıllarda Gaziantep yakınlarında “sözde bir işadamı” sentetik uyuşturucu fabrikası kurmuştu. Hedefi Ortadoğu'daki zengin Araplar dı. Daha sonra iç piyasaya da girdi. Sözde işadamı terör örgütüne de mali destek sağlıyordu. Öldürüldü. Ama sonuç değişmedi.
10 Eylül 2017 günü tesadüfen şahit olduğum uyuşturucu ve fuhuş pazarlığını 12 Eylül 2017 günkü köşemden özellikle dönemin İçişleri Bakanına ihbar etmiştim.
Yazının yayınlandığı gün öğleden sonra 2 -3 saatleri arasında telefonum çaldı. Alo dediğimde “Ben Ankara Emniyet Müdürlüğü Asayiş Ekipler Amirliğinde görevli Emniyet Amiriyim. Bugünkü makalenizde bahsettiğiniz yerle ilgili çalışmalar yapıyoruz hatta Narkotik görevlileriyle ilgili bir çalışmamız var. O bahsettiğiniz yer tam neresidir?” dedi. Ses tonundan ve yazıma gösterdiği duyarlılıktan dolayı idealist ve çalışkan olduğu anlaşılan Emniyet Amirine olayın şahidi olarak gerekli açıklamayı yaptım.
Oysa bu tür olayların muhatabı uyuşturucuyu her ne şekilde olursa olsun tanıma konusunda eğitimli görevliler olmalıdır. Yine de bu olayla ilgili Emniyet Amirinin duyarlılığı memnuniyet vericidir.
Aynı günü akşam 20.00 sıralarında 5 üniformalı polis tam tarif ettiğim yerde görevlendirilmiş. Onların o saatlerde orada olmaları geçici bir çözümdür. Polisler oradan ayrıldığına yine eski düzen devam eder. Yâ da polis daha çok orada kalırsa bu sefer de bu tür eylemlerinin mekânını değiştirler. Bu caydırıcı tedbirden başka “mesleki bilgi” gibi tedbirlerle bu suçlara müdahale daha etkili bir çözüm oluşturur.
Gözlemlerim; polisiye önlemlerle ancak bu kadar başarı sağlandığı gerçeğini anımsatıyor bana. Daha yeni, İstanbul'un merkezi Kâğıthane’de uyuşturucu madde ticareti yapan şüphelilere yönelik çalışma kapsamında, 25 Ağustos 2023 günü gerçekleştirilen baskın sırasında, kanla beslenen yaratıkların silahından çıkan kurşunla polis memuru Hakan Telli şehit edilirken, polis memuru Ahmet Yasin Çevik'i de yaralamışlardır. Bunu yapanlar mutlaka adalete hesap vermeliler ama o operasyonda ihmalin olup olmadığı da titizlikle araştırılmalıdır. Kan emicilerin silahından çıkan kurşunla gencecik yaşında yaşam hakkı elinden alınan Şehit polis kanı yerde kalmayacak şekilde adli ve idari soruşturmanın titizlikle yapılması gerekir…
Mücadele de en önemli etkenlerden birisi LİYAKAT TIR. Mücadelede görev alanların mutlaka liyakat esaslarına göre seçilmeleri gerekir. Özellikle okuyan, araştıran, soran, sorgulayan, değerlendiren kişiler bu göreve getirilmelidir
“Tahsil ve terbiyesi mükemmel olan bir toplumun idare edilmesi kolay, fakat esir edilmesi imkânsızdır.”